more from
Tantana Records
We’ve updated our Terms of Use to reflect our new entity name and address. You can review the changes here.
We’ve updated our Terms of Use. You can review the changes here.

Formation

by Akın Sevgör

/
  • Streaming + Download

    Includes unlimited streaming via the free Bandcamp app, plus high-quality download in MP3, FLAC and more.
    Purchasable with gift card

      £4 GBP  or more

     

  • Record/Vinyl + Digital Album

    Includes unlimited streaming of Formation via the free Bandcamp app, plus high-quality download in MP3, FLAC and more.
    ships out within 5 days
    edition of 200 

      £15 GBP or more 

     

  • Record/Vinyl + Digital Album

    includes artist's handwritten notes about the album

    Includes unlimited streaming of Formation via the free Bandcamp app, plus high-quality download in MP3, FLAC and more.
    ships out within 5 days
    edition of 104 

      £25 GBP or more 

     

  • Record/Vinyl + Digital Album

    50 Copies only... Light blue screenprint on kraft single sleeve

    Includes unlimited streaming of Formation via the free Bandcamp app, plus high-quality download in MP3, FLAC and more.
    ships out within 5 days
    edition of 50 

      £20 GBP or more 

     

1.
Hero 08:02
2.
In a Flash 09:56
3.
Touched 04:25
4.
Deviations 10:33
5.
Someone Else 10:10

about

Akın Sevgör – “Formation”

Düşünceler

Giriş

İlk profesyonel çalışmam Arsnova’da, kendi hikayelerimin müzik sanatındaki yansımaları üzerine çalışmıştım. Sonrasında ise çevremde olan biteni, tüm güzellik ve çirkinlikleri ile anlatmaya çalışmıştım Routine EP’de. Her ikisi de dış dünyanın bana olan etkileri veya dış dünyada gözlemlediklerimi kendimce nasıl tasvir ettiğim ile ilgili çalışmalardı. Bu kez, daha önce izlemediğim bir yolu izlemek istedim. Zamanımı, içten içe anlatmak istediklerimi nasıl işlemem gerektiği konusunda uzun ve derin düşüncelere dalarak geçirdim ve düşüncelerimde bir gelişim aradım. Zihnimin gündemini meşgul eden soru ise kaçınılmaz olanın ne olduğuydu. Bunun yanıtını aramak adına ilk yaklaştığım kavram, doğal olarak ölümdü. İnsan, -bir yanılgı olarak- ölümden başka her şeyin kaçınılabilir olduğu görüşüne sıkı sıkıya tutunarak kendi dünyasını şekillendirmeye çalışıp durur. Bu düşünceye yaklaşmak, ilk bakışta insana, kontrol kendi elindeymiş gibi hissettirse de aslında, ölüm kadar yaşam da son derece kaçınılmaz; üstüne üstlük ihtimallerle dolu.
Bu ihtimaller, tâbi oldukları kaosun öngörülemez olguları doğrultusunda anbean gerçekleşmekte ve her gerçekleşen, olanı, yani olanın kendisini büsbütün değiştiriyor. Küçüklü büyüklü, anlarda ve süreçlerde yaşanmakta olan her şey, olmuş, olmakta olan ve olacak olan her şeyin sebebi. Bu doğrultuda düşüncem, -aslında son derece sıradan ve her insanın kolayca varabileceği bir düşüncede- kaçınılmaz olanın, olanın kendisi olduğu ve varolan her şeyin uçsuz bucaksız bir diyalektikler bütününe mahkum olduğu gibi bir noktada sonlandı. Kaçınılamaz olan şey sadece değişim işte. Değişimi ele alma fikri, bu kez benim için dış dünyanın ifade ettiklerinden çok, iç dünyamın seslerini ortaya çıkarmak adına, inmeye heves edebileceğim en derin kuyulardan biriydi ve işlemek istediğim konuyu da bu şekilde belirlemiş oldum. Pek uzağa bakmama da gerek olmadı açıkçası. Bir değişimi gözlemlemenin en güvenilir yolunun, insanın kendini gözlemlemesi olduğu aşikar. Daha önce gözlemlemek ya da sorgulamak ihtiyacı hissetmediğim davranış ve düşüncelerimin zaman içerisindeki değişimini günden güne izledim. Doğanın kanunları belli; günden güne değiştim de.
Aylar sonrasında düşüncelerle işim bitti. Başlamaya karar verdiğimde, değişimin doğasını, kendi hikayelerimden daha kapsayıcı bir bakış açısıyla işlemek istediğimi fark ettiğimde, kendi gerçeklerimin değişiminde gözlemlediklerimi, hem bütünün, hem de detayların belirgin olduğu yüksek çözünürlüklü ve kurgusal bir düzlemde işlemeye karar verdim. “Formation” bu noktadan itibaren, her ne kadar gerçekliğini benim üzerimden kazansa da, her insanın yaşadığı ama anlatmaya çare bulamadığı bir şeyleri, kendilik halini, anları, olanın olana etkisini, kararları ve elbette ki tüm bunların sonucunda kaçınılmaz olan değişimi yansıtmaya çalışıyor.

Birinci Bölüm: No.1 “Hero”

Bir keresinde yakın bir arkadaşım şöyle demişti: “Bütün hikayeler basit cümlelerle başlar. Bir adam vardı... ya da bir gün şehre biri geldi... Her hikaye bir şekilde kendi kahramanını yaratarak başlıyor.” Bunu gözden kaçırmışım hep, baştan beri gözümün önünde duran bir fikri önüme atıvermişti. Öyle ki bu kez destansı denilebilecek bir hikayeyi anlatmanın peşindeydim. Bu sebeple de kendi gerçekliğimi, benden daha fazlasını kapsayabilecek bir fikirle ortaya koyabilmek adına ilk işim bir kahraman yaratmak oldu ve değişimin başlaması için gereken ilk şeyi ona yaşatarak, yani ona kendini fark ettirerek başlamayı seçtim. Burada bahse konu kahraman, tamamıyla simgesel, birden fazla şeyi temsil edebilen bir düşünce nesnesi. Varolup da kendini fark edebilecek herhangi bir şey. Bir insan, bir toplum, bir hayvan, bir aşk ve veya akla gelebilecek somut ya da soyut daha pek çok şey. Kısacası dinleyici, tecrübesinin ihtiyaçları doğrultusunda ona hangi görevi atamak isterse o. Bu fark ediş anını yine simgesel ve ilahi denilebilecek bir an olarak var etmeye çalışmamın sebebi, bu gibi anları Tanrı’nın işi kadar kusursuz bulmamdan. Değişimin en zevkli ve kusursuz anı, gerekliliğinin fark edildiği an. Zira geri kalanı –sonuçta iyi ya da kötü ne olursa olsun- yanında pekala bir çok meşakkat ve çile getiriyor. Bu ilahi anı ise “İnsanın “, dolayısı ile düşüncenin dokunuşu ile bıçakla keser gibi kestim: Bundan sonra olanlar, dört bölüm boyunca, o ilahi fark ediş anının nihayete ermesi için yaşanmak zorunda olanları anlatacaktı. Kısacası bu bölüm anlamsız bulunan bir mücadelenin ve bitmek bilmeyen bir döngünün içinden çıkmaya, her şeyden önce kendine razı olmak isteyen simgesel bir kahramanın uyanışını ele aldı.

İkinci Bölüm No.2 “In a Flash”

Üretimi benim için tüm yapıttaki en enteresan süreçlerden biri kesinlikle bu bölümdü. Başlayan ve etkisi artarak devam eden bir sürecin, bir ana ulaşmasını ve sonrasında da o anı mercek altına alabilmeyi hedeflemiştim. Aslında temel amacım, an gibi tahayyül dahi edilemeyecek kadar kısa bir zaman diliminin bile, içinde yaşananlardan dolayı insana yapabileceklerini, sebep olabileceklerini anlatabilmekti. Bu amaçla yola çıkıp bir miktar zamanımı yanlış yollarda kaybettikten sonra, her şeyi baştan sonra elimden geldiğince doğaçlayarak üretmem gerektiğine kanaat getirdim. İşte bu, benim için süreci ilginçleştiren şey oldu. İkinci bölümü, sadece bariz yanlışlardan kaçınmak ve teknik gereklilikleri sabitlemek amacıyla bir geliştirme sürecine tabi tuttum. Bunun haricindeki neredeyse her şeyi son derece çıplak ve doğaçlamaları da mümkün olduğunca orijinal haliyle bıraktım.
“İnsanın bir an’ı neleri barındırabilir?” gibi bir sorunun cevabını müzikle verebilmek için, müzikte doğal ve özgür bir şekilde dolaşabileceğim bir yol bulmalıydım. Görülüp, duyulanların, belki rüzgarın insanın tenindeki hissinin, hafızalardan, anılardan gelen küçük dokunuşlarla harmanlandığı, içindeki her rengi, her kokuyu, bildiğini biliyor olmanın verdiği ağırlığı ve burada saymanın mümkün olmadığı diğer her şeyiyle, bir an’ı yakalayabilecek kadar saf müziğin içinde dolaşabileceğim bir alan açmalıydım. Bu doğrultuda da tercihim, bu anlatıyı bir piyano solosu ile gerçekleştirmek oldu. Bu solo, aynı zamanda yapıtın içindeki tek piyano solo.

Üçüncü Bölüm No.3 “Touched”

Bu bölüm tematik anlamda ikinci bölümün devamı niteliğini taşımasa da ikinci bölümde içi açılan an’a sonradan bir bakış gibi. Aynı zamanda dördüncü ve beşinci bölümlere yaklaşmayı sağlayan bir köprü görevi de görmesini istedim diyebilirim.
Yaşanan sebebiyle kabullenilmek ve karşılanmak zorunda olanların hissettirebileceklerini aradım. Değişimin yolunda, zaman içerisinde sınırlarını fark edip kabullenmek, bence insanın yaşamında deneyimleyebileceği en yoğun şeylerden biri. En azından bu, benim için böyle oldu. İnsan kaçınılmaz olanı hiçbir hile ile atlatamıyor.

Dördüncü Bölüm No.4 “Deviations”

Yönünü belirlemiş bir düşünceyi işlemeye karar vermemin ardından yaratmaya karar verdiğim bu bölümde, belirlenen bu yönün ya da hedefin mutlak ulaşılmazlığını ele almaya çalıştım diyebilirim. Bu ulaşılmazlığı müzikte yaşanan sapmalar ile simgelemek fena bir fikir gibi gelmedi ve üzerine çalışmaya başladım. Enstrümanlarımı –her zaman olmasa da- hedefe doğru gitmeye çalışırken sapmalar yaşayan davranışlar sergiliyormuşçasına davranacak şekilde dizayn etmeye çalıştım ve temalar olarak farklı süreçlere böldüm. Yeni bir şekil almak, hedef belirlemeyi, sapmaları, ona ulaşamamayı, tekrar denemeyi, gerekirse bambaşka kararlar almayı ama ne olursa olsun hepsini bir bütün haline getirebilmeyi gerektiriyor. Tüm sapmalara rağmen, -zaten ulaşılamaz olana- ulaşamasam da, elimde olanı bir araya getirebilmek, bir son beklemenin anlamsızlığını anlamlandırıyor. Son yok. Dolayısıyla bu derin kuyudan artık çıkılabilir. Değişime heves ettiğim o ilahi an’ı bıçakla keser gibi kesen düşüncem, burada bitebilirdi.

Beşinci Bölüm No.5 “Someone Else”

Bir çöküntünün altında kalmaya dayanamayacak kadar zayıf, o çöküntünün altından çıkmak için üzerindeki taşı son gücüyle, can havliyle itip, başardığında ise kendini çöküntüden daha güçlü hisseden biri gibiydi bu bölüm. Çöküntünün mü yoksa onu itip içinden çıkabilenin mi daha güçlü olduğunu kim bilir? Tamamlanmanın hırsını taşımak böyle bir şey olsa gerek. Güce ulaştığımda onunla ne yapardım? Zevkimin istediği gibi sağa sola çarpabilirim onu. İnsanın içinden ilk gelen bu olsa gerek. Ama düşünce insana geldiği yeri unutturmaz. Bozulmalar, hakimiyeti sekteye uğratsa da, tamamlanma arzusu bu sorunu kolayca karşılayacaktır. “Bu hikaye burada bitmemeli aslında.” diye düşündüm. Bu değişim denen şey, biten bir şey değil ki. Bu noktada ele aldığım konunun –yani değişimin- doğası ile müzik sanatının arasında can sıkıcı bir paradoksa rastladım. Biri sonsuz, durdurulamaz ve ihmal edilemez bir akış, diğeri ise tıpkı ben gibi, sen gibi, varolan her şey gibi sonlu. Sonsuz bir şeyi sonlu bir formda nasıl anlatabilirim ki? Yine de bu hikaye sadece bir müzik ve her kompozisyonun bir sonucu olur. Bu son bölümde üzerinde durulan hakimiyet, tamamlanma gibi gerçekte yanılgıdan ibaret olan hislerin her biri, yanında yeni gereklilikleri de getiriyor zaten. Dinleyicinin, burada yaratılan sonun aynı zamanda bir başlangıç da olduğunu farz edebileceğine güvenmekten başka şansım yok.

Sonuç

İnsan yapımı ikiliklere, doğruluğuna şüphe ederek bakmak herkesin en doğal hakkı olsa gerek. İyiyle kötünün, güzelle çirkinin arasındaki fark, geceyle gündüz arasındaki fark gibi değildir. Biri algılamak zorunda olduğumuz doğal ikiliğe örnek, diğeri ise algılamak istediklerimizden ibaret olan. Bu müzikte gerçekleşen değişimin iki ucunu oluşturan ikilik, yapay olarak var edilmiş bir şey olduğu için, iyiden kötüye mi, kötüden iyiye mi gerçekleşiyor bunu yargılayamıyorum. Tek söyleyebileceğim, yapının hem kompozisyon hem de teknik anlamda, sezgilerin, hislerin önderlik ettiği organik bir noktadan başlayıp, daha mekanik olan, düşüncenin ürünlerine doğru yol aldığı. Ama bu değişimin yönünü anlamak söz konusu değil. İnsan olduğum için objektif olamam. Düşünce dediğin, hem bana kendi gerçekliğimi yaratma olanağı verip, hem de onun gerçekliğinden şüphe ettirebiliyor. Bir hayvanın zamanla insana doğru değişmesi, evrimleşmesi, düşünceyi hayatına dahil etmesi hiç şüphesiz bir gelişimdi. Şimdi ise düşüncenin her şeye kadir olmadığını, aslında ne kadar sınırlı olduğumuzu fark edip mütevazi olmaya heves ettiğimizde, düşünceye de şeytanın işiymiş gibi davranır olduk. Elimizden gelen tek şey ise bundan daha iyisini düşünmeye çalışmak. Kendinden daha iyi bir şeyin varlığını tahayyül edebilmek ama tahayyül edilen şey olamamak, insanı, insan olmanın tatminsizliği ile karşı karşıya bırakıyor.

Akın Sevgör

credits

released September 14, 2019

Recorded, Mixed and Produced by AKIN SEVGÖR
Strings trio recorded at Hayyam Studios by SINAN SAKIZLI
Mastered by EVREN ARKMAN
Executive Producer & Manager REHA ÖZTUNALI

All compositions written by AKIN SEVGÖR

All strings performed by
Çağlar Haznedaroğlu - violin
Hakan Polat - viola
Erman İmayhan - violoncello

Cover Artwork: REHA ÖZTUNALI

license

all rights reserved

tags

about

Akın Sevgör Ankara, Türkiye

contact / help

Contact Akın Sevgör

Streaming and
Download help

Redeem code

Report this album or account

If you like Akın Sevgör, you may also like: